بيت وحكاية | الشاعر المتمرد بشار بن برد
|tale|poet|rebel poet|Bashar|son of|cold
House and story | The rebel poet Bashar bin Bard
Ev ve hikaye Asi şair Beşar bin Burd
بينما كان بشار بن برد في مجلسه ذات يوم
while|||||||one day|
While Bashar bin Burd was in his council one day
Beşar bin Burd bir gün meclisindeyken
有一天,當巴沙爾·本·伯德 (Bashar bin Burd) 在他的議會中時,
وكان النساء يحضرنه
||attend it
Women were attending it
Kadınlar da katılıyordu
إذ سمع كلام امرأة أشجاه نغمها وحسن ألفاظها
|heard|||moved me|her melody|beauty|words
When he heard the words of a woman, her tone was beautiful and her words were beautiful
Bir kadının sözlerini duyduğunda sesi güzeldi, sözleri güzeldi
: فدعا بغلامه فقال
So he called|his boy|
So he called his servant and said:
Bunun üzerine hizmetçisini çağırdı ve şöyle dedi:
إني قد علقت امرأة فإذا تكلمت فانظر مَن هي واعرفها
||engaged to|||spoke|So look|who||and recognize her
Bir kadını açığa aldım, eğer konuşursa kim olduğunu görün ve onu tanıyın
فإذا انقضى المجلس وانصرف أهله فاتبعها وأعلمها أني لها محب
|ended||and left||follow it|inform her|||loving
Toplantı bittiğinde ve ailesi gittiğinde onu takip edin ve onu sevdiğimi ona bildirin.
: وأنشدها هذه الأبيات وعرفها أني قلتها فيها
And recited it||verses|||I said it|
And he recited these verses to her and made her know that I said them in them
Ve bu ayetleri ona okudu ve benim bu ayetlerde söylediğimi ona bildirdi.
قالوا بمن لا ترى تهذي فقلت لهم الأذن كالعين توفي القلب ما كانا
|with whom|||mumble|I said||the ear||convey|||were
"Kimi görmüyorsunuz?" dediler. Ben de onlara, "Kulak göz gibidir. Kalp de onlar gibi ölür" dedim.
ما كنت أول مشغوف بجارية يلقى بلقيانها روحًا وريحانا
|||passionate|young woman|meets|meet her|soul|basil
Bir cariyeye aşık olup onun ruhuyla ve kokusuyla tanışan ilk kişi ben değildim.
يا قوم أذني لبعض الحي عاشقة والأذن تعشق قبل العين أحيانا
|people|ear|some||lover||love|||sometimes
Ey kavmim, kulağım bir mahalleye aşık olur, bazen de kulak gözden önce sever.
فأبلغها الغلام الأبيات فهشت لها وكانت تزوره مع نسوة يصحبنها
told her|boy||she was delighted|||visiting him||women|accompany her
Çocuk ona ayetleri anlattı, o da ona açıkladı. Yanındaki kadınlarla birlikte onu ziyaret ediyordu.
فيأكلن عنده ويشربن وينصرفن بعد أن يحدثها وينشدها ولا تطمعه في
eat|||||||sing to her||tempt him|
They would eat and drink with him and leave after he spoke to her and enticed her, but she did not covet him
Onunla konuşup onu ayarttıktan sonra onunla yiyip içip gidiyorlardı ama o ona göz dikmiyordu.
: نفسها، فقال فيها
قالت عقيل بن كعب إذ تعلقها قلبي فأضحى به من حبها أثرُ
|Aqeel||||holds it||so it became||||effect
Aqeel bin Ka’b said: “When my heart became attached to her and I sacrificed for her, there was a trace of love for her.”
أنَّى ولم ترها تهذي فقلت لهم إن الفؤاد يرى ما لم يرَ البصر
How||see it|rave||||heart|||||the sight
أصبحت كالحائم الحرّان مجتنبًا لم يقض وِردًا ولا يُرجى له صدر
|like a wanderer|thirsty|avoiding||did not fulfill|quota||is hoped||
فصار بعض الأصدقاء يلومونه في حبها، فأنشد يقول:
|||blame him|||So he sang|
يزهدني في حب عبدة معشر قلوبهم فيها مخالفة قلبي
discourages me|||Abd|group|their hearts|||
Kalbi benim kalbimden farklı olan bir toplumun kullarını sevmek beni mutlu ediyor
فقلت دعوا قلبي وما اختار وارتضى فبالقلب لا بالعين يبصر ذو الحب
so I said|Let go|||chooses|and accepted|So in the heart|||sees|of|
Ben de dedim ki, “Kalbimi ve onun seçip kabul ettiğini bırak. Aşık olan gözleriyle değil, kalbiyle görür.”
فما تبصر العينان في موضع الهوى ولا تسمع الأذنان إلا من القلب
|see||||||||||
Gözler arzunun yerini görmez, kulaklar kalpten başkasını duymaz
وما الحسن إلا كل حسن دعا الصبا وألّف بين العشق والعاشق الصب
||||||youth|and united||||young
Ve iyilik, gençliği davet eden, sevgiyi genç aşıkla birleştiren her iyilikten başka bir şey değildir.